Nisan 21, 2014

TAM BUĞDAY UNUNDAN KAYMAKLI POĞAÇA(GERİ DÖNÜŞÜM)


SELAM SEVGİLİ TAKİPÇİLERİM!

Çok çok çok uzun süredir görüşemiyorduk..Yeni bebekle ilgili yaşamış olduğum ilk ay sıkıntılarım çok şükür bitti.Yemek yapak bir yana,yemeğin kendisini bile görmek istemeyen ben, sonunda tekrar sağlığına kavuştu..Aslında hastalık olarak nitelendirmek yanlış olur böyle mükemmel bir durum hastalık adını alamaz.Neyse ki birkaç aylık küçük sıkıntılardan kurtuldum diyelim..ÇOK ÇOK ÇOK ŞÜKÜR BU GÜNÜMÜZE,RABBİME..
Sizleri,yemek yapmayı,fotoğraf çekmeyi o kadar çok özledim ki anlatamam..Sonunda  cesaretimi topladım ve geçtim makinemin başına..Kolay ve lezzetli bir tarifle başladım..Tadından o kadar eminim ki sizleri de bundan mahrum etmek istemedim..Böyle lezzetli bir poğaçayı s paylaşmazsam haksızlık olurdu..Neyse tekrar hoş geldim,mutlu,umutlu,huzurlu,yeni heyecanlarla geri geldim..

MALZEMELER:

-2 su bardağı tam buğday unu
-buğday unu(tam buğday unundan sonra geri kalan kısmını beyaz undan kullanın)
-150 gr kaymak(bir kutu 200 gr lık kaymak da olur)
-1 çay bardağı zeytin yağı
-2 çay bardağı ılık su
-tuz(damak tadınıza göre)
-1 yumurta beyazı içine,sarısı dışına
-yarım paket tek kullanımlık instent maya
-üzeri için:susam,çörek otu,ay çekirdeği


YAPILIŞI:

-Kuru malzemeleri yoğurma kabına alın.
-Üzerine suyunu,yağını ekleyin ve yavaş yavaş yoğurmaya başlayın.
-Beyaz unu yavaş yavaş ekleyin ama tam buğday unun hepsini koyabilirsiniz.
-Tuzunu ekleyin.Yumurtasını koyun.
-Yoğurmaya başlayın.Ne çok sert ne de çok yumuşak bir kıvam elde edin.
-Yoğurma işleminiz bitince üzerini streç film ile kapatın ve bir beze sarın.
-En az 1 saat bekletin.
-Kabaran hamurdan istediğiniz büyüklükte parçalar kopartın.
-Üzerilerine yumurta sarısı sürün ve susam,çörek otu ve ay çekirdeği dökün.
-200 derecelik fırında kızarana kadar pişirin.

HUZURLA YEMENİZ DİLEĞİ İLE..


                                    KÜRK MANTOLU MADONNA
Pek alelade hiç bir hususiyeti olmayan, her gün etrafımızda yüzlercesini görüp de bakmadan geçtiğimiz insanlardan biriydi. Hayatının bildiğimiz ve bilmediğimiz taraflarında insana merak verecek bir cihet olmadığı muhakkaktı. Böyle kimseleri gördüğümüz zaman çok kere kendi kendimize sorarız: "Acaba bunlar neden yaşıyorlar? Yaşamakta ne buluyorlar? Hangi mantık hangi hikmet bunların yeryüzünde dolaşıp nefes almalarını emrediyor?" Fakat bunu düşünürken yalnız o adamların dışlarına bakarız; onların da birer kafaları, bunun içinde, isteseler de istemeseler de işlemeye mahkum birer dimağları bulunduğunu, bunun neticesi olarak kendilerine göre bir iç alemleri olacağını hiç aklımıza getirmeyiz. Bu alemin tezahürlerini dışarı vermediklerine bakıp onların manen yaşamadıklarına hükmedecek yerde, en basit bir beşer tecessüsü ile, bu meçhul alemi merak etsek, belki hiç ummadığımız şeyler görmemiz beklemediğimiz zenginliklerle karşılaşmamız mümkün olur. Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inme cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır.



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...